SABAH KAHVALTISI VE ANKARA KALESİNDEN ELDE KALANLAR

Günaydın :)

Bu sabah çok çok erken kalkmış olmanın sevinci var içimde. Yedi olmadan ayaktaydım. Dünden eşime patates kızartacağıma söz vermiştim. Ve yaptım :). Alelacele kahvaltıyı da fotoğrafladım tabi, hiç kaçırır mıyım ! Birlikte güzel bir kahvaltı yaptık. Çay, sohbet, muhabbet...

Sonra da işe gönderdim Canım'ı...

Ben yumurtayı sahanda seviyorum. Tereyağlı olanından :).

İstanbul'da bulunduğum süreçte bir çok kahvaltı mekanına gitme fırsatım oldu ve gördüm ki yumurtanın bakır sahanda olanı en güzeli...

Ne zamandır bir da bakır sahan alayım diyordum ama bahaneler bahaneler...

Ve en nihayetinde dün aldım.

Tek yumurtalık :)

***

Dün, eşimin yanına gittiğimde, birlikte Ankara Kalesi'ne doğru çıkma fırsatı bulduk.

O kadar işinin arasında benimle oralara geldi.

Gelsin de tabii ! :)

Neyse... Birlikte bir kafeye girdik ki ben çok beğendiğimi söylemeden geçmeyeceğim.

Koyunpazarı Yokuşu'nun sonunda Kirit Kafe...

İçeriyi hep merak ederdim.

Evden çıkmadan önce de "bu kez oraya gideceğim" dedim.

Nasip oldu orda da bir kahvaltı işte...

Kahvaltım geldikten çok sonra dekorasyonun detaylarını farkettim.

Detayları hangi açıdan nasıl alırım diye düşünürken, kahvaltımı fotoğraflamayı unutmuşum.

Bi daha ki sefere artık inşallah.

Ama benim de çok sevdiğim bu yerden bir kaç görüntü aldım.

Dahası sonraki gidişlere...

Bu masanın oldukça yüksek dört adet sandalyesi vardı ve televizyon programlarından gördüğüm kadarıyla bar dekorasyonlarında kullanılan tarzda bir masaydı.

Merdivenin hemen üstünde, yüksek masanın solunda kalan bu pencereden içeri yeşillikler arasında ışık hüzmeleri giriyordu. Ben bu detayı çok sevdim ! :)

Duvarlarda dikkatimi çeken bi dolu tablo olsa da, hiç şüphesiz en etkilendiğim bu oldu. Bir balık resmi ve ardında muhtemelen orada yenmiş bir balığın iskeleti. Ne şahane bir fikir ama di mi?

Bayıldım !

Tavan aydınlatmaları alt katta da üst katta da aynıydı. Duvarlarda da çok şirin aplikler vardı.

Merdivenden çıktığınızda içeri doğru dönerken köşede bu eski müzik aletleri var.

Çok eskilerdi ama...

Ve işte oturduğumuz masa !

Masa eski bir tahta kapının üzerine cam kesilerek tasarlanmış ve sandalye döşemeleri de kapı rengiyle aynı renk düşünülmüş.

Bence harika olmuş.

Ben bu fikri bir yerlerde görmüştüm deyip durdum kahvaltı esnasında ama...

Hangi blogdu, hangi siteydi bi türlü hatırlayamadım.

Siz anımsarsanız bana da hatırlatın lütfen, olur mu?

Fotoğraflar mekanın üst katına ait.

Siz eğer geri kalanını görmek isterseniz ve yolunuz Ankara Kalesin'e düşerse uğrayın derim.

Unutmayın ! Kirit Kafe...

***

Koyunpazarı Yokuşu'ndan aşağıya inerken de objektifime işte bu kareler takıldı.

Kurular, çömlekler, bakırlar, kumaşlar, nalburiyelikler...

Ve daha neler neler...

***

Ve gelelim güzel habere...

İzleyicim seksenbeş kişiye ulaştığında bir çekiliş yapacağımı söylemiştim.

Ve az sonra çekilişe dair detayları postlayacağım.

Katılımın fazla olmasını umud ediyorum.

Herkese sevgiler...